Mücella – Nazan Bekiroğlu


mÜCELLA

Selamlar

2. sınıfa giden 28 öğrenci düşünün. Bunların tuvalet eğtiminden, beslenme alışkanlıklarına, okuma yazma becerilerinden, sosyal aktivitelerine kadar birebir ilgileniyorsunuz. Veli toplantıları,  zümle toplantıları ve iki üç haftada bir olan öğretmenler toplantısı… Velileri bilgilendirme, okula davet etme, rehberliğe yönlendirme vs. bir sürü önemli ve detaylı işler… İşte bu gibi sayamadığım pek çok olaylar dizisidir beni buralarda göremeyişinizin müsebbibi. Evet sonuç olarak, istemeden de olsa 2016’da okumayı hedeflediğim kitaplardan  uzaklaştım. Bu uzun ara bana iyi gelmedi, onu söylemek gerek. Kitap okuyamama; tatlı krizi, kıskançlık krizi gibi bir etki – nasıl şiddetlidir bilirsiniz- yarattı bende. Neyse ki kalp krizi geçirmeden öğrencilerin mübarek ayı Haziran’a eriştim ve hepsine karneleri verdim.

O halde Şubattan bu yana ara verdiğim okuma ve yazma serüvenime kaldığım yerden devam diyorum.

Mücella, Karadeniz coğrafyasının ve kültürünün zaman, mekan ve şahıslarla hem dem edildiği bir eser. Sonu ta en baştan belli mutsuz, sessiz, sedasız, olaysız, şaşırtmacasız bu romanın baş kahramanı Mücella’nın yaşam öyküsünün detaylarını sayfalar ilerledikçe daha çok merak ediyorsunuz.  İşte bu romanı diğer romanlardan ayıran en önemli özellik de bu.

Mücella’nın yaşayamadığı pek çok şey varken her şeyi sineye çekmesi ve tüm o olanlara tevekkül ile bakması oldukça etkileyici geldi bana. Herkesin yaşantısına dokunmuş, yaralarını sarmaya çalışmış bu kadın, yalnızlığından şikayet etmeksizin, bunun nedenlerini kurcalamaksızın sürdürdü yaşantısını.

“Nazlıgül” dedi. “Bu kadar çok okuyorsun. Korkarım bir gün yazmaktan başka bir işin olmayacak senin kızım. Yazar olacaksın. O zaman, beni yazarsın. Şu Mücella teyzenin solan gülünü, gün görmediğini, içinde yazmaya değer bir şey olmayan kayda değmez ömrünü.”

“Rüya olduk Nazlıgül” dedi denize bakarken. “Masal olduk, anlatanımız yok kızım.”

Düşündüm de aslında bizim ne kadar çok Mücella’mız var. Görmezden geldiğimiz bu kadınlara bir kimlik buldu Nazan Bekiroğlu. Bir vücut biçti, isim verdi, bir mekana yerleştirdi. Sonunda da hafızlarımıza kazıdı.

Ağlattı beni Mücella. Edebi hazzın doruklarına ulaştırdı. Düşündürdü. Başka başka hayatlarla karşılaştırma yapma imkanı sağladı. Siz de okuyun. Yavaş ilerlese de diğer kitapların vaadettiği ve de yaşattığı heyecanı yakalayamasanız da okuyun.

  • L

Hayatın hangi devresine dönmek ve orada ebedi kalmak isterdi-

 

 

 

 

 

Yorum bırakın

Filed under Roman

Bir şey söylemek istiyorum !